II. ABDULHAMİT'İN PETROL HARİTASI
II. ABDULHAMİT'İN PETROL HARİTASI
Türkiye petrol denizi üzerinde mi? Sınırın öteki yakasında petrol çıkıyor da Güneydoğu'da niye çıkmıyor? Ya da başlayıp bitmeyen bir polemik; Türkiye'de petrol var ancak yabancılar çıkarmamıza izin vermiyor! Peki gerçekten petrolü bol denilen Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde petrol var mı?
Bu soruya Sultan II. Abdülhamid yüz yıl öncesinden cevap veriyor. Sultan'ın hazırlattığı tespit haritasında Güneydoğu Anadolu'nun neredeyse tamamında yüksek ölçekte petrol rezervinin olduğu saptanıyor. Görevli mühendisler araştırmalarını Doğu ve Güneydoğu ile sınırlı tutmayıp Osmanlı toprakları içinde bulunan Zaho, Erbil, Kerkük, Süleymaniye, Musul ve Bağdat gibi bölgeleri de tarıyorlar. İşin en ilginç tarafı yüz yıl önce hazırlanan petrol haritasının birçok yerinde hâl-i hazırda petrol çıkarılıyor olması.
6 ay önce Barzani ailesi tarafında Habur Çayı'nın öteki kıyısında çıkartılan ve Türkiye'nin, tabir yerindeyse, iştihanı kabartan petrol kuyuları bunlardan sadece biri.
BİTLİS'TE PETROL
Sultan II. Abdülhamid özellikle 1800'ün son çeyreğinde tüm dünyada gündeme gelen ve stratejik bir maden olduğu kabul edilen petrol için büyük çaba harcadı. Yetişmiş jeoloji ve maden mühendisi olmaması Devlet-i Aliye'nin elini kolunu bağlıyordu. Ancak uğruna savaşların çıkartılacağı, yeni bir dünya düzeninin oluşturulacağı petrolün ehemmiyetini anlayan Abdülhamid sıkıntıları kendi fedakarlıkları ile aştı. Hazine-i Hassa'dan, yani padişahın şahsi malından ödenek çıkartılarak geniş kapsamlı bir petrol rezervi çalışmasına girildi. Sultan'ın kendi parasıyla yaptırdığı çalışmada yabancı ve yerli mühendisler yer aldı. Musul ve Bağdat havalisinde, Dicle ve Fırat nehirleri havzasında petrol taraması yapıldı. Alman maden mühendisi Paul Groskoph ve Habip Necip Efendi yönetimindeki araştırma ekibi çalışmalarını 22 Ekim 1901'de Sultan II. Abdülhamid'e sundular.
Bu zamana kadar söylenen ancak mahiyeti hakkında bir bilginin bulunmadığı "Sultan'ın petrol haritası" sadece Güneydoğu'da değil, Hakkâri ve Bitlis gibi illerde de petrol bulunabileceğ ini öngörüyor. Haritayı hazırlayan heyet, Bitlis Suyu denilen çayın kıyısı boyunca önemli petrol rezervleri tespit etmiş. Heyetin başkanı Paul Groskoph, petrol noktalarını tek tek tespit ettiklerini aktarırken, takip ettikleri güzergâhı da detaylı bir biçimde anlatıyor. Petrol havzasını dolaşan Paul, Siirt tarafında ve Dicle Nehri kıyısında zengin petrol rezervlerinin bulunduğunu belirtiyor. Dicle Nehri kıyısındaki noktalarda yeterli araştırmayı yükselen sulardan dolayı yapamadıklarını da raporuna ilave eden Paul, nehrin kıyısı dışında, Dicle'nin kıyı şeridi boyunca uzayıp giden yüksek dağlarda da petrol bulunduğunu kaydetmiş. Yine de o dönemin teknik imkanları açısından 900 metre yükseklikteki bu dağlardan petrolün çıkarılması ve nakliyatının zor olacağını eklemeyi unutmamış raporuna.
Güneydoğu Anadolu'nun neredeyse tamamı ve Doğu Anadolu'nun bir kısmını kapsayan petrol haritasında Diyarbakır, Mardin, Bismil, Hazro Çayı etrafı, Sinan, Batman Çayı etrafı, Dicle bölgesi, Midyat, Bedran, Tulan, Siirt, Botan Çayı etrafı, Habur, Fındık, Cizre, Habur Çayı etrafı, Bitlis Çayı kıyısı ve Hakkâri (Çölemerik)'de önemli petrol yataklarının bulunduğu kaydediliyor.
HARİTA İLK KEZ YAYIMLANIYOR
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da çalışmalarını tamamlayan heyet daha sonra bugün Irak sınırları içinde kalan merkezlerde petrol taramasına devam ediyor. Kerkük, Babagürgür, Zaho, Süleymaniye, Bağdat, Musul ve Altınköprü'deki petrol noktaları kilometre ve yerleşim yerlerine göre yön tayini yapılarak kayıt altına alınıyor. Raporda Kerkük ve şehre 15 kilometre uzaklıktaki Babagürgür bölgesinde yoğun miktarda petrol rezervinin bulunduğu belirtiliyor. Babagürgür bölgesinin II. Abdülhamid'in şahsî malı olduğu, ve bu topraklarda Türkiye'deki Nefçi ve Doğramacı ailesinin pay sahibi olduğu biliniyor. Ekip yaptığı tetkikler sonucunda en kaliteli petrolün Bağdat yakınlarındaki El-Kayra ile Mendel'de olduğu sonucuna da varıyor.
Ulaşımın Dicle'de sal üstünde, karada da at ve eşek sırtında yapıldığı bir dönemde aylarca süren bir çalışma sonunda Başmühendis Paul Groskoph, ince detayların yer aldığı raporun sonuna iki önemli noktayı da ilave etmeyi unutmuyor:
"Dicle ve Fırat nehirleri havzasında zengin ve mühim petroller bulunuyor. Bunların işletilmesi ve pazarlanması için Bağdat'a uzanan bir tren yolu lâzım. 1889'da inşaatına başlanan ve 1902'de biten demiryolu petrolün Anadolu'ya taşınmasını sağlayacaktır. Bunun için ana hatta sadece birkaç ilave ek hattın yapılması yeterlidir."
Başmühendisin ikinci notu ise iyi değerlendirilmesi durumunda bu petrol coğrafyasının gelecekte dünyanın en önemli merkezlerinden biri olacağı şeklinde.
Kısa bir zamanda bu kadar noktada tarama yaptırarak günün kıt imkânlarına rağmen petrol tespitini belgelendiren Sultan II. Abdülhamid'in saltanat ömrü petrol çıkartmaya yetmedi. İlk kez yayımlanacak olan 'Sultan'ın petrol haritası' Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve önümüzdeki günlerde kamuoyuna sunulacak olan "Osmanlı Döneminde Irak" isimli kitapta yer alacak.
Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Budak, bu çalışmayla Irak'taki Osmanlı'yı kamuoyuna sunacaklarını belirtiyor. Kitabın editörlüğünü yapan Cevat Ekici de kitaptaki birçok belge ve çizimin, özellikle de petrol bölümündeki haritaların halen üzerinde çalışılmaya değer belgeler olduğunun altını çiziyor.
Çalışmanın kapsamı petrol haritası ve bununla ilgili raporlarla kısıtlı değil. Hazine-i Hassa'ya devredilen petrol hakları ve bununla ilgili yazışmalar da bulunuyor kitapta. 18 Kasım 1902'de Yıldız Sarayı'na gönderilen belgede Musul vilayetindeki petrol madenlerinin imtiyazının Hazine-i Hassa'ya verildiği kaydediliyor. Daha sonraki tarihlerde padişaha ait araziler Maliye Hazinesi'ne devrediliyor. Ancak 12 Ocak 1920'de Maliye Hazinesi'ne devredilen padişaha ait bütün malların tekrar Hazine-i Hassa'ya devri için bir kararname çıkartılıyor.
Aksiyon dergisinin 480. sayısında yer alan "Hanedan Musul'u istiyor" başlıklı haberde, Osmanoğullarını n Sultan Abdülhamid'ten miras kalan Musul'daki gayrimenkullerini almak için hukuki bir mücadele başlattıklarına yer veriliyordu. Aynı haberde hanedanın mirasçılarının daha önceki dönemlerde Musul'daki gayrimenkulleri dava yolu ile kazandıkları, ancak birtakım siyasi manipülasyonlar sebebiyle bu kararın uygulanmadığı da vurgulanıyordu.
65 NOKTADA PETROL TESPİT EDİLMİŞ
1. Diyarbakır
2. Mardin
3. Bismil
4. Hazro Çayı
5. Sinan
6. Batman çayı
7. Dicle
8. Midyat
9. Bedran
10. Bitlis Suyu (çayı)
11. Tulan
12. Siirt
13. Botan çayı
14. Habur
15. Fındık
16. Cizre
17. Dehuk
18. Zaho
19. Habur çayı
20. Hakkari (Çölemerik)
21. Ahmediye
22. Bisan
23. Alkuş
24. Akra
25. Büyük Zap
26. Revanduz
27. Musul
28. Karakuş
29. Nemrut
30. Küçük Zap
31. Erbil
32. Köysancak
33. Altınköprü
34. Şargat
35. Hamrin Dağı
36. Kerkük
37. Taşhurmatı
38. Tavuk
39. Karadağ
40. Süleymaniye
41. Karadağ
42. Aksu
43. Tuzhurmatı
44. Kefri (Salahiye)
45. Deli Abbas
46. Tikrit
47. Samara
48. Haso çayı
49. Narbin Suyu
50. Diyale Suyu
51. Ramadi
52. Felluce
53. Mendeli
54. Bakuba
55. Kazımiye
56. Bağdat
57. Museyyeb
58. Hılle
59. Kerbela
60. Hit
61. Fırat
62. Anah
63. El-Kadim
64. Ebu Kemal
65. Meydani
Dr. Orhan Koloğlu:
HARİTA BİLİNMİYOR AMA ABDÜLHAMİT'İN PETROLE İLGİSİ MEŞHUR
II. Abdülhamid'in petrol ile ilgili çalışmaları daha çok genel olarak biliniyor. Kapsamlı ve detaylı bir şekilde bilinmiyor. Bu haritanın ortaya çıkarılması önemli bir gelişmedir. Abdülhamid dünyadaki değişimi yakından takip ediyordu. O dönemlerde petrolün yeni kullanım alanları bulduğunun da farkındaydı. Artık motorlu taşıtlar yaygınlaşıyor ve bunlarda petrol kullanılıyordu. Donanmaları ile dünyayı idare etmeye çalışan İngilizler kömürle çalışan gemilerini artık daha pratik olan petrolle çalıştırmaya başlamışlardı. Abdülhamid bunların hepsini biliyor ve petrolün gelecekte stratejik bir silah olacağının hesabını yapıyordu. Bu yüzden Musul'un petrol arazilerini satın aldı. Çünkü İngilizler ısrarla burayı istiyordu. İngilizler, 1. Dünya Savaşı'nda Bağdat'ı almak için harcadıkları paranın 7 mislini Musul'a sahip olmak için harcadılar.
Petrol denizindeyiz ama!
TBMM'de görüşülen ‘Petrol Yasa Tasarısı' dolayısıyla yapılan tartışmalar, Türkiye'nin bir petrol denizi üzerinde yüzdüğünü, ancak bugüne kadar ülkenin bu petrolden yararlandırılmadığını ortaya çıkardı. Sultan 2'nci Abdülhamit'in 106 yıl önce hazırlattığı ‘Petrol Haritası' da bu gerçeği vurguluyor.
TBMM'de görüşülen ‘Petrol Yasa Tasarısı' birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Gazetemize açıklamada bulunan CHP İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay, "Bugüne kadar ülkemizde birçok yabancı şirket sondaj çalışması yapmış ancak petrol çıkarmadan gitmişlerdir. Yabancı petrol şirketlerinin bazı ülkelerin petrol rezervleri ile ilgili kasıtlı yanlış bilgilendirme örneklerine geçmişte de rastlandı. Mesela Suudi Arabistan'da yabancı petrol şirketleri petrol aramaya başladıktan bir müddet sonra Suudilere ‘sizin ülkenizde petrol yok' demişlerdi. TBMM'de görüşülen ‘Petrol Yasa Tasarısı' ise yabancı şirketlere bugüne kadar tanınmamış birçok hakkı tanıyor. Bu hakların bazı şirketlerce kötüye kullanılması gündeme gelebilir" dedi.
Mardin'in güneyindeki petrol bölgesi içinde olan mayınlı arazilerle ilgili olarak, kısa bir süre önce mayınların temizlenmesi karşılığında organik tarım yapmak için Maliye Bakanlığı tarafından ihaleye çıkıldığını hatırlatan Uzunbay, "Kamuoyundan gelen tepkiler üzerine ihale iptal edilmişti, bu önemli bir olaydı. Bir diğer önemli olay ise: AKP Hükümeti tarafından TBMM'ye getirilen 1 Mart Tezkeresi'ne göre, Amerikan Ordusu bu bölgeye yerleşecekti. Bugünlerde Irak'ta yaşanan Amerikan ve İngiliz firmalarının petrol paylaşımlarından insanın aklına, ister istemez, hemen 1 Mart tezkeresi ve mayınlı arazinin temizlenmesi ihaleleri geliyor" şeklinde konuştu.
RESUL SERDAR ATAŞ / İSTANBUL
Türk ekonomisinin en büyük sorunu işsizlik ve cari açık. Ekonominin her yıl rekor düzeyde cari açık vermesine en büyük sebep olarak gösterilen dış ticaret açığının en büyük tetikleyicisi ise petrol ithalatı. Türkiye 2006 yılında 3 milyar 10 milyon dolarlık petrol ithalatı yaptı. Peki, Türkiye petrol ithalatını ne şekilde azaltabilir. Ülkede var olduğu iddia edilen petrol rezervleri işletilemiyor mu? Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) görüşülen "Petrol Yasa Tasarısı"nda Türkiye'deki petrol gerçeği ile ilgili çarpıcı bazı gerçekler de ortaya çıkmış oldu.
Enerjimizin yüzde 43'ü petrolden üretiliyor
11 Ocak günü TBMM'de görüşülmeye başlanan "Petrol Yasa Tasarısı"nın görüşmelerinin ilk gününde partisi adına söz alan CHP İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay, Türkiye'nin petrol gerçeği ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin enerji arz güvenliğini temin etmesinin en önemli önceliği olduğunu savunan Uzunbay; "Dünya enerji ihtiyacının karşılanmasında yüzde 37 gibi önemli bir paya sahip olan petrol, ülkemizde de, yüzde 43`lük oranıyla enerji tüketiminde birinci sırada gelmektedir" şeklinde konuştu
Yabancılar rezervleri atıl hale mi getiriyor?
"Bugüne kadar ülkemizde birçok yabancı şirket sondaj çalışması yapmış ancak petrol çıkarmadan gitmişlerdir. Yabancı petrol şirketlerinin bazı ülkelerin petrol rezervleri ile ilgili kasıtlı yanlış bilgilendirme örneklerine geçmişte de rastlandı. Mesela Suudi Arabistan'da yabancı petrol şirketleri petrol aramaya başladıktan bir müddet sonra Suudilere ‘sizin ülkenizde petrol yok' demişlerdi. Ancak şimdi biliyoruz ki dünyanın en büyük petrol rezervleri Suudi Arabistan'da. Buna benzer olaylar ülkemizde de yaşandı. TBMM'de görüşülen ‘Petrol Yasa Tasarısı' ise yabancı şirketlere bugüne kadar tanınmamış birçok hakkı tanıyor. Bu hakların bazı şirketlerce kötüye kullanılması gündeme gelebilir" dedi.
Nusaybin'de ciddi petrol rezervi var
Güneydoğu Anadolu`da bazı arama faaliyetlerine ve önemine değinen Sedat Uzunbay çarpıcı rakamlar ve istatistikler verdi: "Mardin`in Nusaybin ilçesinde yaklaşık 3,5 milyon dönümlük arazide petrol aramaya başlayan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, elde ettiği bulgulara göre, bölgede ciddi bir petrol rezervi vardır. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının son bir senede yedi kuyu açtığı bu sınırın Suriye tarafında yüz kuyu faaliyet gösteriyor ve bunlardan günde 600 bin varil petrol çıkarılıyor. Bu rakam Türkiye`nin günlük tüketiminin yaklaşık yüzde 85'ine denk geliyor."
Mayınların temizlenmesi projesi bir tuzak mıydı?
Mardin'in güneyindeki petrol bölgesi içinde olan mayınlı arazilerle ilgili olarak, kısa bir süre önce mayınların temizlenmesi karşılığında organik tarım yapmak için Maliye Bakanlığı tarafından ihaleye çıkıldığını hatırlatan Uzunbay, "Kamuoyundan gelen tepkiler üzerine ihale iptal edilmişti, bu önemli bir olaydı. Bir diğer önemli olay ise: TBMM'ye getirilen 1 Mart Tezkeresine göre, Amerikan Ordusu bu bölgeye yerleşecekti, bu da çok önemli başka bir olay. Bugünlerde Irak`ta yaşanan Amerikan ve İngiliz firmalarının petrol paylaşımlarından insanın aklına, ister istemez, hemen 1 Mart tezkeresi ve mayınlı arazinin temizlenmesi ihaleleri geliyor" ifadelerini kullandı.
2'inci Abdülhamit'in Petrol Haritası
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nün Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan ‘Osmanlı Döneminde Irak' adlı kitapta yer alan, Sultan 2'inci Abdülhamit'in 106 yıl önce hazırlattığı petrol haritası ise Türkiye sınırları içerisinde yer alan önemli petrol yataklarını ayrıntılı bir şekilde ortaya koyuyor. Diyarbakır, Mardin, Bismil, Hazro Çayı etrafı, Sinan, Batman Çayı etrafı, Dicle Bölgesi, Midyat, Bedran, Tulan, Siirt, Botan Çayı etrafı, Habur, Fındık, Cizre, Habur Çayı etrafı, Bitlis Çayı kıyısı ve Hakkâri'de ciddi petrol rezervlerinin bulunduğuna dikkat çeken harita, bugüne kadar bu bölgelerdeki petrol niçin çıkarılmadı sorusunu gündeme getirdi.
2'nci Abdülhamit'in petrol haritasıDevlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nün Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan ‘Osmanlı Döneminde Irak' adlı kitapta yer alan, Sultan 2'nci Abdülhamit'in 106 yıl önce hazırlattığı petrol haritası ise Türkiye sınırları içerisinde yer alan önemli petrol yataklarını ayrıntılı bir şekilde ortaya koyuyor. Diyarbakır, Mardin, Bismil, Hazro Çayı etrafı, Sinan, Batman Çayı etrafı, Dicle Bölgesi, Midyat, Bedran, Tulan, Siirt, Botan Çayı etrafı, Habur, Fındık, Cizre, Habur Çayı etrafı, Bitlis Çayı kıyısı ve Hakkâri'de ciddi petrol rezervlerinin bulunduğuna dikkat çeken harita, "Bugüne kadar bu bölgelerdeki petrol niçin çıkarılmadı?" sorusunu gündeme getirdi
Kaynak: milli gazete